Author Archives: Yaren Bilici

Research on Interactive Methods

“İnteraktif site yapacağım iyi hoş da, NESİ interaktif olacak?” sorusunun cevabını ararken bulduğum bir takım örnekler:

http://neomam.com/interactive/13reasons/

http://neomam.com/portfolio/

http://towncentrecarparks.com/tccp/infographic/index.php

http://www.google.com/insidesearch/howsearchworks/thestory/

http://www.unitedmarine.net/fish_tales/

http://www.columnfivemedia.com/work-items/interactive-the-enlightened-happy-hour-an-interactive-guide-to-what-youre-sipping

http://www.theguardian.com/world/datablog/interactive/2013/mar/08/international-womens-day-political-rights

http://data.huffingtonpost.com/2013/03/gun-deaths

Interactive/Flash website example

I’m planning to do a informative website and aiming it to be attractive while being educative. Here are some examples. I will be editing/expanding this list.

http://www.uniform.no/15/en/

http://everylastdrop.co.uk/

http://digestingscience.co.uk/#

http://intromusique.ca/

http://mapprojectoffice.com/

http://mortenclaussen.com/

Brain:

http://www.brainline.org/multimedia/interactive_brain/the_human_brain.html

http://www.opencolleges.edu.au/informed/learning-strategies/

http://www.kaahe.org/health/en/712-panic-disorder/interact.html

http://www.nobelprize.org/educational/medicine/split-brain/splitbrainexp.html

http://www.nobelprize.org/educational/medicine/bloodtypinggame/game/index.html

http://keltymentalhealth.ca/healthy-living/healthy-thinking/older

YB: İlk beyin fırtınası.

İlk önce biraz kendimden bahsedeceğim; ama biliniz ki bundaki amaç tabi ki kendimi anlatmak değil; birazdan ve bu sene boyunca sizlerle paylaşacağım beyin fırtınalarımın sizde de bir şeyler ifade edebilmesi ve sizin de bana feedback verebilmesi için gerekli ön datayı sizlere sağlamaktır. O yüzden bi 2 dakka bear with me allağsen.

Dünyayı algılayış ve deneyimleyiş şeklimizi sorgulamanın bir uzantısı olarak, doğam gereği ben her zaman “gerçeği” merak ettim ve onun peşine düştüm.  Yaşım ilerledikçe farkettim ki, her birimizin algıladığı subjektif gerçeklik ile bir algılayandan bağımsız var olan objektif gerçeklik konusu, benim değil felsefenin esas sorusuydu. Felsefe soruları soruyor, ama yanıtlamakta yetersiz kalıyordu. Bu yüzden psikolojiye yöneldim; derken psikolojinin de benim über-rasyonel kişiliğim için yetersiz kaldığı veya yeni sorular ürettiği noktada,  “lan iyi hoş da, bütün iş bu beyin denilen alette bitiyor, o nasıl bir şey ola ki?” diyerekten kendimi işin biyolojik yanlarını irdelerken buldum. (Cemre kardeşimizin annesinin nörolog olduğunu duyduğumda kıskançlıktan çatladım afedersin.) Dediğim gibi çünkü ben kendi çapımda, limitli insan algımın ve kişisel kapasitemin yettiğince, gerçeği arıyorum. Bir amacım olmadan, sadece merakımdan. Dolayısıyla  bütün bunları yazdım diye, ben bu konularda süper bilgiliyim, bu konuları aşırı araştırdım, konu hakkında 90 ansiklopet okuyup 45 makale yazıp üstüne iki de pantol diktim sanmayın; öyle bir iddiam yok. Aşırı beklenti yaratmak istemem.

1) Velhasıl, bu minvaldeki içsel yolculuklarımda kafayı bazı kelimeler ve kavramlara taktım. Mesela bu kelimelerden biri: öz(esans) ve distorsiyon.

Herşey, her algı belli bir distorsiyona uğruyor, belli filtrelerden geçiyor. Örneğin biz insanlara göre kırmızı renkte olan bir gül, köpeklere göre gri tonlarındayken (onlar sadece greyscale’de gördükleri için), insanın görme eşiğinden çok daha geniş bir spektrumu görebilen arılara göre bir başka renk. O zaman o gülün ne renk olduğu  gözlemleyenin görme duyusunun kapasitesine bağlı “göreceli” bir şey. Peki ama o gül aslında ne renk? Daha doğrusu, öyle bir gerçeklikten söz edebilir miyiz?

Şimdiii…Velev ki üzerime vazifeymişçesine meselem edindiğim bu konu hakkında bir proje yapmak istiyorum? Ne olabilir?

2) Yukarda bahsettiğimi biraz spesifikleştirip, konuyu insanlar arası iletişime indirgesem? Mesela ben bunları yazarken veya sizle konuşurken; ne düşündüğümü DİREKT size aktaramıyorum. Cümlelerim yani dil vasıtasıyla aktarıyorum. Yani araya bir araç giriyor; DİREKT aktaramıyorum. Yani bir transformasyon var ve her transformasyon bir distorsiyondur (wow). Ayrıca Müge’nin de derste bahsettiği gibi, her kelimenin her insandaki çağrışımı farklı. Ya da, sırf dilimizde bir karşılığı yok diye “varolamamış” kavramlar var; üzerinde konuşmak istediğimiz ama tarif edemediğimiz için konuşamadığımız. Dolayısıyla, iletişim denilen şey doğası gereği oldukça tricky. Ama mesela beden dili çok daha evrensel. Ya da mesela trafik levhaları,  havaalanı vb. yerlerdeki işaret levhaları yani piktogramlar , bu bahsettiğim anlamda çok daha NET. Yanlış anlaşılmaya mahal vermiyorlar.

Psikoloji dersinde sinesteziden bahsederken; aslında herkesin az da olsa sinestet olduğundan bahsedildi. Buna örnek olarak da, minik bir deneyden bahsetti. İki tane anlamsız kelime var: Kiki ve Buba. İki tane de basit şekil var; biri sivri, biri daha yuvarlak hatlı. İnsanlara soruyorlar sizce bu şekillerden hangisi Kiki hangisi Buba; tüm insanlar Kiki’yi sivri, Buba’yı yuvarlak şekille özdeşleştiriyor. Sonuçta teori “Hepimiz görselle sesi eşleştiriyoz; demek ki hepimiz az da olsa sinestetiz” diye bir sonuca bağlanıyor. Bunu niye yazdım bilmiyorum; piktogram falan deyince aklıma geldi. Belki sizin de aklınıza birtakım çağrışımlar yapar, üzerine konuşur türetiriz.

3) Singing plants adlı proje. Bundan derste bahsederim; şuan açıklaması biraz uzun geldi. Ama “insan vs. diğer canlıların iletişimi” üzerine meraklara gark ettiren bir proje. İletişim mevzu bahisini, işin burasından tutup da irdeleyebilirim. İnsanla hayvanın, insanla bitkinin iletişimi/etkileşimi gibi. Nasıl irdeleyeceksem artık.

 4) İşin hiç felsefesine girmeden de insan beyni başlı başına çok çok ilginç, direkt onun işleyişini veya bir aspect’ini (örneğin şizofrenlerin beyni nasıl işliyor?) anlatan interaktifimsi/infografikimsi birşeyler de yapabilirim? Yani amacım sadece bir bilgiyi, öğretici ve efektif bir şekilde aktarmak olur.

http://everylastdrop.co.uk/

http://www.uniform.no/15/en/

http://digestingscience.co.uk/#

5)Ya da “bir şeyin en pure haline ulaşma;  çok katmanlı bir olgunun tüm kabuklarını soyup çekirdeğine ulaşma isteği” vb. bir şey belirleyip daha metoforik/sanatsal/abstract bir anlatım yolu da seçebilirim?

Projenin nasıl birşey olacağı hakkında hiç bir fikrim yok ama sadece içgüdüsel olarak iki sonuca vardım: 

*  Sanki projem ne olursa olsun; minik sosyal deneyler, survey’ler yapmam, mini bir database oluşturmam gerekecek gibi hissediyorum.

** Konuların doğası gereği; interaktif olması çok daha anlamlı olur gibime geliyor.